Ece Turaman 22 Kasım’a kadar sürecek olan sergi aynı zamanda internette de sergileniyor, sergiye ulaşmak içinhttp://www.cumalisanat.com/pages/11/index.htm adresini tıklamak yeterli. Sanatçının hemen hemen tüm resim çalışmaları da http://www.ayral.com/artgallery/ece/cun8Ece-uk.htmladresinde sürekli olarak sergileniyor. 15 Mayıs 1955 Malatya doğumlu olan sanatçımız, Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili bölümünden mezun olduktan sonra gittiği Birmingham’da, resim öğrenimi gördü ve daha sonra da sanat tarihi konusunda yüksek lisans eğitimini tamamladı.Yaşamını uzun yıllardır İngiltere’nin başşehri Londra’da sürdüren ressam Ece Turaman’ın yeni sergisi 22 Ekim 2003’de İstanbul Cumalı Sanat Galerisi’nde açıldı.
Ankara’da resim yapmaya başladığı yıllarda, ilk kez Eşref Üren ve Osman Oral’ın dikkatini çeken Ece Turaman’ın resimlerindeki illüstratif ağırlık ilk resimlerinden bu yana yerini korumayı sürdürüyor.
Sanatçımızın resimlerinde hemen hemen sürekliliğini koruyan öğeler arasında açık bir pencere, kara kedi ve damalı taşlar var.
Resmindeki ilkler
Uzun yıllardır bildiğim ve izlediğim ressam Ece Turaman’ın resimlerindeki bu öğeleri kendisi ile tartışmak olanağım hiç olmadı, ama benim yorumumu sorarsanız:
Açık pencere onun dünya ile olan bağının, izlemciliğinin bir simgesi olarak duruyor resimlerinde. Kara kedi ise içinden atamadığı korkularını mı simgeliyor? Ece Turaman, ilk gençliğinden beri dengeli olmayı, yaşamında sürekli dengeler oluşturmayı becerebilmiş sanatçılarımızdandır, genellikle siyah beyaz olan damalı taşlar da, ying–yang, doğru-yanlış, gece-gündüz, iyi-kötü ve sevgi-nefret dengesinin bir izleği olarak var resimlerinde.
Ece Turaman’ın yakından izleyemediğim, ama internetteki akışından dikkatle baktığım son sergisinde ilgimi çeken birkaç nokta daha var.
| Son sergiden |
Bu sergide ilk kez erkek figürleri yer alıyor. Bugüne kadar hiç rastlamadığımız deniz yıldızları da, iki resimde masasının üzerindeki yerlerini almış. Genellikle kır çiçeklerine resimlerinde yoğunlukla yer veren sanatçımız, bu son sergisindeki bir resminde akasya dalına yer vermiş. Tek başına yapayalnız ve beyaz zeminde bekleyen bu akasya dalı pek çok şiirin öncüsü olmaya aday gibi duruyor.
Her zaman şiirsel bir derinliği içinde barındıran Ece Turaman’ın resimlerinde zaman kavramı sürekli olarak günlük bazda kalmıştır, yani gece gündüz ayrımını çok net belirleyen sanatçımızın, genel zaman ya da zamansızlıkla olan ilişkisi kopuk gibi görülürdü.
Otoportresi, 1980 Oysa son sergisinde, bir resmi ile zamana olan bağlılığını ve zamanın geçmekte olduğunu belgeliyor ve ünlü masasının üzerine bir saat yerleştiriyor. Yine bir ilk daha var Ece Turaman sergisinde.. O da kedili afiş çalışması.. Bir resminde duvarda asılı bir afiş olarak yer alan kedili afiş, bu sergide aynı zamanda, ayrı bir resim olarak da izleyiciye sunuluyor. Ece Turaman’ın ilk yapmış olduğu resmi saklayan bir koleksiyoncusu olarak, geçirdiği evreleri ve varmış olduğu noktayı gördüğüm zaman, onun sakin, savsız ve bağırmayan kişiliğine karşın, ayakları yere basan, başarısını sürekli kılabilmiş dengeli ressam kişiliğini ayakta alkışlıyorum.